Kurum eğitimcilerimizden olan Ezgi KOPARAN ile gerçekleştirdiğimiz röportajın bir bölümü sizlerle paylaşıyoruz. Kendisini akademik hayatında başarılarının devamını diliyoruz.

  • Kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

İsmim Ezgi Koparan. İlkokul eğitimimi Mersin’de tamamladıktan sonra, lise ve psikoloji lisansımı İstanbul’da bitirdim. Bu süreçte çalışmalarıma ek olarak pedagojik formasyonumu Marmara Üniversitesi’nden aldım. Klinik psikoloji alanındaki deneyimimi Balıklı Rum Hastanesi’nde bağımlılık alanında gerçekleştirdim. Eğitim Konfederasyonu’nda psikolog olarak uzun süredir çalışmaktayım. Prof. Dr. Ali İlseven hocamın eğitimleri ile psikoloji alanında birçok konuda uzmanlığa sahip oldum. Mesleğim çerçevesinde yaptığım çalışmalara çocuklarla devam ediyorum. Özellikle çocukların bilişsel ve psikososyal gelişimleri öncelik verdiğim konular arasında. Bu bağlamda ebeveyn- çocuk ilişkileri üzerinde çalışmalarımı sürdürmekteyim.

  • Neden psikolog olmayı tercih ettiniz?

Psikolog olmakla ilgili kalıplaşmış çok fazla yanıt mevcut ancak ben psikologluğun biraz daha karakterin doğasında yattığına inanıyorum. Bir tercih olmaktan çok, hayatın beni ulaştırdığı son nokta diyebilirim. Yardım etme içgüdüsü ve buna dayanan içsel bir motivasyon hep var. Fakat yardım etmek her zaman adım atmak değildir. Bu meslekte sonuca ulaşabilmek ve ulaşılan sonucun iyi olduğuna inanıyor olmak beni destekleyen ve sürdürülebilir kılan en önemli etkenlerden birisi.

  • Deneyimleriniz ve ilgi alanlarınızdan bahsedebilir misiniz?

Lisans eğitimim ve takibinde psikolojinin birçok alanında yer aldım. Yetişkinlerle klinik görüşme süreçlerini yürüttüm. Okullarda psikolojik danışmanlık yaptım. Endüstri ve örgüt psikolojisi alanında bilgi sahibi olmak adına insan kaynakları danışmanlık firmasının işe alım süreçlerinde yer aldım. Adli Tıp Kurumu’nda araştırma gerçekleştirdim. Benim için en önemli ve en değerli deneyimim gönüllü olarak yer aldığım dernek bünyesinde çocuklarla çalışmak oldu. Birçok alanda yer almamın sebebi, psikolojiyi daha iyi anlayabilmek; etik ve ahlak çerçevesinde uygulayabilmekti. Ve kendimi en yetkin, verimli hissettiğim alanda çalışabilmek. Bu deneyimlerimin sonucunda alan tercih etmenin yanlış olduğuna karar verdim. İlgi alanlarımı belirleyen en önemli etken her zaman nerede ihtiyaç olduğuydu. Bu keşfimin sonucunda çocuklarla çalışmanın çok özel ve gerekli olduğu konusunda karara vardım. Çünkü bir çocuğun ruhuna dokunmak, bir insanın kalbine ve bir toplumun en hassas noktasına dikkat vermekti. Birçok etkeni değerlendirdiğimizde; bir çocuk dünyayı değiştirir. Tüm bilgi birikimimizin ve aldığımız eğitimin aktarılması gereken en önemli alan çocuk sağlığıdır. Bunun psikolojik boyutuyla daha sağlam bir adım atıyor olmak benim için ilgi alanından, deneyimden ve bir meslekten çok daha ötesi.

  • Psikolojinin birçok alanı var. Neden eğitmenlik yapıyorsunuz? Eğitmenliğin sizin için önemi nedir?

Daha önce de bahsettiğim gibi; psikolojinin birçok alanında yer aldım. Bunun amacı kendimi keşfetmekten çok, alanı keşfetmekti. Nerede mevcut bilgimi daha iyi aktarabilirim? Nerede daha çok insana dokunabilirim? Sorularını kendime psikoloji alanına dahil olduğumdan beri soruyorum. Bu sorunun en verimli yanıtını eğitmen olduktan sonra buldum. Bildiğim bir şeyi uygulayabilirdim ama bu hiçbir zaman yeterli olmayacaktı. Ne kadar fazla insana ulaşırsak o kadar çok iyiliğe dokunabiliriz. Çünkü doğrunun her zaman paylaşılması gerektiğine inanıyorum. Eğer eğitmen olmasaydım ve sadece kendi alanımda, kendi çevremde çalışmalarımı yürüten biri olarak kalsaydım bildiğim her şey benimle beraber yok olup gidecekti. Eğitmenlik bundan çok daha anlamlı bir değer. Özellikle bu alanda çalışan ve üstüne bir şeyler koymak isteyen; tamamen kendini bu alanlarda geliştirmeyi ve bu alana yönelmeyi gönülden isteyen insanlarla birlikte olmak beni her zaman motive ediyor. Eğitimlerde karşılıklı yaptığımız diyaloglarda hepimizin gözünde aynı samimiyeti görüyorum. Nasıl daha iyi olabiliriz? Başta çocuklar olmak üzerine insanlara nasıl daha doğru yaklaşabiliriz? Eğitimlerde aslında hepimiz aynı amaçla aynı salonda bulunuyoruz. Bir şeyleri öğrenmek ve bunu aktarmak, uygulamak isteğiyle. Ortak paydada buluşuyor olmak eğitimleri en verimli kılan özelliklerden birisi. Her eğitim sonunda katılımcılarımız ile yaptığımız değerlendirmelerde bilgimizin üstüne yenisini koymuş olmanın ve yeni şeyler deneyecek olmanın heyecanını, mutluluğunu paylaşıyoruz. Eğitmenliğin benim için önemli olmasının sebeplerinden birisi de, eğitim vermekle kalmıyor olmam; gittiğim her şehirde, tanıştığım her insanda yeni bir şeyler görüyor olmam. Hiçbir eğitimim şimdiye kadar sadece bilgi aktarımıyla sınırlı kalmadı. Karşılıklı olarak hep paylaşmak ve kendimizi geliştirmek istedik. Bu da bu alanda çalışmalarımı devam ettirmem gerektiğini bana söyleyen iç sesimin en güzel dayanağıdır. İçinde bulunduğum eğitimleri; alanında “etik kurallara sahip, ahlaklı, uzman ve yetkin” olarak çalışmak isteyen insanların bulunduğu, gittikçe büyüyen bir çember olarak görüyorum. Ve inancım ellerimizi hiç bırakmadan daha da çok tutabileceğimiz eller olacağı yönünde.

  • Verdiğiniz eğitimlerin katılımcılar açısından değeri nedir?

Hepimizin içinde aslında meslek sahibi olma isteği değil de,  mesleğimizi iyi yapabiliyor olma isteği var olduğuna inanıyorum. Bu yüzden yerimizde saymak yerine birikimimizin üzerine ne koyabilirsek, kendimize ve çevremize  maksimum faydayı sağlayabiliriz. Eğitimlere katılan herkeste aynı isteği her zaman gördüm. Mesleğini en iyi şekilde yapmak isteyenler, yeni bir alanda çalışmak isteyenler, bilgi sahibi olmak isteyenler, bilgisine yenisini eklemek isteyenler veya ilk defa görüp içindeki merak duygusuyla gelenler… Aslında bu çok geniş bir yelpaze. Benim için en büyük değerlerden birisi her ne amaçla gelinirse gelinsin oradan bir iki kelime dahi olsa yeni bir şeyler öğrenip, onları uygulamak için can atan insanların var olması ve mesleki açıdan bu bilgilerin hepsini kullanabilecek yetkinlikle ayrılabiliyor olmalarıdır.

TOP